Çarşamba, Ağustos 5

kurtuluş

bugün seni sanal hayatımdan çıkarışımın 10. günü
herkes biliyor artık içimdeki ölümünü
herkes biliyor artık benim için önemini
herkes biliyor artık bittiğini.
zaten benim aşkım en fazla 1 ay sürer.

ben çıktığımdan beri hayatında
çok değişiklikler olmuş, duyduğuma göre.
nefret ettiklerinle samimiyet
sevdiklerinle bir resmiyet sarmış bedenini.
şaşırdım, dumurlara uğradım.
ama önemi yok, banane?

demiştim sana, pişman olmam diye.
hala pişman değilim. en büyük hayat dersimdi.
pişman değilim ama böyle olacağını bilseydim
belki de en mutlu günlerim olan haziran günlerini
yaşamamayı seçerdim.
emin değilim.

tamam kabul ediyorum. hala aklıma geliyorsun
hala bizim şarkımızı dinliyorum ve
"keşke daha normal olsaydı ilişkim" diyorum.
ama düşündüğüm gibi olsaydı,
hala tecrübesiz, toy olabilirdim.
saf yani.

kabullendim sensizliği, alıştım sensizliğe
olağan bir şey artık sensizlik
hatta ilk el ele gezdiğim günün anısını saklamıştım
kavga ettiğimiz de.
sakladığım yerden çıkardım gözümün önünde.
seni hatırlatmıyor bana artık.
seni hatırlıyorum ama çok nadir.
mesela telefon gördüğüm zaman veya attığın şarkıları dinlediğim zaman.
bi de yastığa başımı koyduğum zaman sanırım.

her neyse bir önemi yok.
ben senin için, fosilim.
sen benim için, dirisin.
ama ne sen istiyorsun beni
ne de ben istiyorum seni.

hadi kolay gelsin. kurtuldum senden.

Perşembe, Temmuz 2

işgal.

seçeneklerimin arasında kayboluyorum sanki.
bugün son bir kez özür dileseydin benden
yine affederdim seni.
onca şeye rağmen.
yine başkalarına verdiğim umutları hiçe sayardım,
yine hayaline sarılırdım.
ki her gece hayaline sarılıyorum zaten.
çok seçeneğim yok aslında
ya senle ya sensiz..
ne senle ne sensiz..
ki, senle olma seçeneğim işgal edildi.

nefesine olan özlemimin karmaşasında
kayboluyorum.
ellerini arayıp da bulamıyorum.
kafamda tam bitiriyorum herşeyi, başka eller arıyorum.
sesini duyuyorum aniden, tekrar başlıyorum
düşünmeye tekrar başlıyorum.
seni düşünmeye.
ve sen hemen çekip gidiyosun yine.
yine kayboluyorsun içimde.
yine arıyorum nefesini, hissedemiyorum...

yine gelsen yanıma, kovmam asla seni.
ağzımı bile açmam.
niye geldin bile demem sana.
içten demem...
ama bunları yapmazsam ne anlamı kalır ki.
ve sen sonra, tekrar çekip gideceğin de
yine üzülücem.
yine arıcam ellerini, nefesini, sesini, kalp atışlarını..
yine bulamıcam hiç bi yerde.
başka ellerle, nefeslerle, seslerle ve kalp atışlarıyla meşke dalmak isticem.
ama sen yine geri dönme belirtileri göstereceksin
vazgeçicem.
yine affedicem seni.
çünkü seni kaybetmek, ölüm gibi.

tüm bunlar olmayacak diyosan
nasıl çıktıysan hayatımdan, düşlerimden çık.
rüyalarımdan çık.
göz yaşlarımdan çık git artık.
daha fazla üzme beni.

temmuz, senden nefret ediyorum.

yenilgi

yeni bir sayfa açmak istiyorum
sensiz gecelerde uyumak
sensiz hayallere dalmak istiyorum.
pek mümkün olmasa da
seni düşünmemek istiyorum artık.
hayallerime son verip uykuya dalmak istiyorum
sensiz gecemde kaybolmak istiyorum
olmuyor. baktığım her yerde hayalin var.
beceremiyorum sensiz olmayı

o kadar güzel düşlerim vardı ki
o kadar güzel düşünceler
ilk kez bir erkeğe bu kadar bağlıydım ve
ilk kez herşeye varım diyebiliyordum.
ilk kez çekip gidiyordu birileri
ve ilk kez ağlıyordum

tüm ilklerimi mahvettin aslında.
hiç olmamış gibi, yepyeni bir hayat istiyorum
başaracağım.
beni kurtarıcak insanlar çok sanırım.
ki en kesin kurtuluşum sen olsan da
başkaları da kurtarabilir sanırım.
başkaları sımsıkı tutabilir ellerimi
hiç bırakmamak pahasına.
hiç bi zaman çekip gitmemek adına.

keşke gerçekten düşünseydim
mantığımla düşünseydim, bazı şeyleri akıl edebilseydim.
ama düşündüğüm tek şey sana sarılmak
seni öpmek
ellerini tutmaktı.
ve hala da öyle ne yazıkki.
kafamda bi yerler senden nefret ederken
sol kısmım hala seni deli gibi istiyor.
deli gibi.

haziran, teşekkür ederim yaşattıkların için.
temmuz, teşekkür ederim.. en büyük hayat dersimdi.

Pazar, Haziran 28

nefesin.

sensizliğe bi gece bile dayanamadım..
sana o kadar alışmışım..
ağlamadım.
senin adını koyduğum oyuncağa
sımsıkı sarıldım
ve penceremden giren temiz havayla meşke daldım
tamamen nefesinin hayaliyle uyandım

o kadar çok arayıp da sesini duymak istiyorum ki.
o kadar çok istiyorum yanımda olmanı
o kadar çok istiyorum seni.

sanırım sen son cümlelerini kurdun
artık ne arayacağım birisi kaldı
ne seveceğim, sana göre..
oysa ben senin hayaline bile razıyım.

ve dediğim gibi olmuş, o haziran gecesi
son kez öpmüşüm aslında seni
son kez tutmuşum ellerini
son kez görmüşüm gözlerini
son kez hissetmişim bedenini
son kez yaşamışım.

şu anda bile
telefonu elime almamak için zor duruyorum
ama hakim olamam kendime
düşünüyorum, ararım seni.
vazgeçemem senden.
bi mucize de çıkmaz karşıma
tek mucizem sensin.

haziran, bana tüm güzellikleri yaşattığın için teşekkür ederim.
ve sana, seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim.
hoşçakalın.

Cuma, Haziran 26

iğrendiğim takıntım.

sen eskisin. çok eksilerde fosillenmiş bir karakter.
ama söylemeden geçemeyeceğim.
ilk kez şubatta hissettim nefesini
ilk kez mayısta dokundum bedenine.
dudakların...
hep uzak kaldılar bana. yaklaşsalardı orda olacaktım ancak
çekindim yaklaşmaya. sanki iğrenirmişim gibi.

şimdiler de. dudaklarından iğreniyorum
gözlerinden, nefesinden.
duruşundan iğreniyorum ilginç bir şekilde.
taptığım bedenin çürümüş, bi başka olmuş.

cidden benim olayım farklıydı.
seni sevmiyordum, senden hoşlanmıyordum bile.
ama takıntımdın sen benim.
sadece seni, bedenini istemiştim.
şimdi kendimden bile iğreniyorum.
toz pembe hayallerimden, düşüncelerimden.
sana adadığım her şeyimden iğreniyorum.
bedenimden iğreniyorum artık.
sen her ne kadar benden bişey istemesen de
herşeye vardım ben senle. hoşlanmıyordum bile ama
sen benim takıntımdın.

ve itiraf etmeliyim ki
sana çok yalanlar söyledim.
senin nefesini hissettiğim günlerin akşamları
başka bedenlerle meşke daldım güzelim.
başka aşklar istedim. seni bırakacaktım
ama sen benim takıntımdın.
"senden iğrenmeme rağmen hala bi şansın var
her türlü seninim"
demek isterdim ancak
şu son zamanlarda bedenimi başkasına adadım.

teşekkür ederim kendinden iğrendirdiğin için.
hoşçakal takıntım. artık çevremde bile olamazsın.

Aslında biraz farklısın.

Sen var sanıyodun,
ama yoktu bişeyler içimde.
Sadece sanal alem eğlencesiydin
bi zamanlar. Çok eskilerde değildin,
kabul ediyorum.
Ama kış günlerinin donduran soğuğunda
sadece içimi ısıtan eğlencemdi
seni sevmek.
Gerçekten inandın mı bilmiyorum.
Zamanla anladım ki ben
eğlencemin içindeyim, ve çıkamıyorum.
Gerçek olmuş tüm yalanlarım.

Bir haziran gecesinde, beklenmedik şeylerle karşılaştım.
bir haziran gecesinde aşık oldum sana
ilk kez bir haziran gecesinde
bir erkeğin ellerini tutmak, ona sarılmak istedim
Delicesine...
ama utandım. senden daha çok utandım
koluna girdim, tek amacım sıcak tenini biraz olsun hissetmekti
ve o an anladım. kocaman tuzağıma ben düşmüştüm senden önce.
bir şekilde mutluydum. huzurlu ve rahat.
başka bir haziran gününde
sımsıkı sarıldığım zaman sana
tek hissettiğim şey, mutluluk oldu.
dudaklarımız o gün ilk kez buluştuğunda
önce endişelendim sonra heyecanlandım.
ve kuşkusuz o günün gecesi anladım sana ait olduğumu.
o gece gözlerine baktım, ellerini tuttum.
öptüm seni bir kez daha. belki sondu...

Ve anladım bunları bile yazıyosam ben
sen aslında biraz farklısın...
diğerlerinden, diğer sevgililerimden.

seni herşeyden çok sevdiğimin başından beri farkındaymışım meğer.